4 Aralık 2015 Cuma

Dolabımız

Küçük adamların küçük dolabını nerden nasıl toparlıyoruz yazmak istedim.. Zaman zaman gelen sorular içinde belki bir cevap olur.

Pantolonları genellikle Zara 'dan tercih ediyorum. Bunun en önemli sebebi slim fit ya da skinny bulabiliyor olmam. Yaşlarına göre hafif minyon yapılı oldukları için bol olanlar emanet gibi duruyor üstlerinde. Ve hatta 3 yaş olmamıza rağmen Zara pantolonları 2 yaş rahatlıkla giydirebiliyorum.

Jean: Zara
Kazak : Mango
Bot : Nu Bebe
Bere: Kidsfromadrid

Üstlere gelince, işlevsel, gözüme güzel gözüken, ihtiyaçlarını karşılayacak nerden bulursam alıyorum. Ama sanırım aradıklarımı en çok  H&M de buluyorum. Düz renkleri, karışık renklere-desenlere tercih ettiğim için daha fazla alternatif oluyor.  Bir de Amerika'da yaşayan çok yakın bir arkadaşım bizi Old Navy ile tanıştırdı. Babamızın son gidişinde hem hesaplı hemde değişik kıyafetlerimiz oldu. Böyle bir imkanınız varsa Old Navy cidden çocuk için çok uygun.. Gap in bir alt kalitesi, ama 3 ayda bir küçülen kıyafetlerde yüksek kalite aramaya gerek olduğunu düşünmüyorum.
( %100 pamuk olmasından bahsetmiyorum) Son zamanlarda Soo Be'de de çok güzel parçalar olduğunu söyleyebilirim. Ve yine aynı şekilde Koton Kids'te.

Ayakkabılarımızı yürümüyorlarken Zara dan seçiyordum, Sonra ilk adım ayakkabılarımız Stride Ride tı. Şimdi ise full ortopedik Nu Bebe den alıyoruz. Alternatifi bol, hemde sağlıklı.. Gerçi bu yaz Crocs ve Superga'lar ayağımızda paralandı :)

Gelelim en çok keyif aldığım aksesuarlar kısmına! Zara, Mango, H&M..  Aksesuarlarda babalarının berelerini, kendi berelerimi taktığımı, kendi atkılarımla fularlarımla kombinler yaptığımı da söyleyebilirim.. Ve tabii ki instagram üzerinden kidsfromadrid!

Şimdi şöyle bir düşündüm de, onlar için kombinler yapmak, kendime yapmaktan çok daha fazla hoşuma gidiyor :)



Boyunluk: Mango
Kemer: Mango
Ayakkabı: Superga
Gözlük: Kidsfromadrid
                                                        
Yelek: Koton
Pantolon: Zara






3 Aralık 2015 Perşembe

3


Rakamla 3, yazıyla üç!

Allah'ım gerçek mi? 3 yaşında olduk mu? Geçmez sandığım kolikler, alerjiler onlar bunlar geçti..
Karşımda bitmek bilmeyen harika enerjileri ile iki küçük adam var!

Çok şükür Allah'ım sana! Verdiğin hediyelere..


Bakıcı


Eminim ki bu konu hakkında yüzlerce post bulabilirsiniz. Tamamen yabancı birine güvenmek, en değerli varlığını varlıklarını teslim etmek hiç tartışmasız en zoru .

Birde bizim hikayemizi okumak ister misiniz?

Atlas ve Aras doğduğunda nasıl bir temponun bizi beklediginden tamamen habersizdim, habersizdik.. Yaptıkları sürprizlerle beklenenden neredeyse 1,5 ay önce gelmişlerdi kucağımıza. İlk 3 ay annem kayınvalidem, teyzeler, hep birlikte seferber olduk. Sonra olacak gibi değil bir yardımcı alalım noktasına geldim. Sadece ev işleri ve yemek yeterliydi ki annem ve kayınvalidem zaten yemek konusunda desteklerdi.  Tanıdık vasıtasıyla gündüzlü bir yardımcı bulduk. Başladı. Çocuklar 9-10 aylık olana kadar çok sıkıştığım noktalarda bana destek oldu onun dışında hep ev işleriyle ilgiliydi. Sonra benim ufak markete alışverişlerim, uyurlarken bir arkadaşla kahve içelim molalarinda baktım ki çocuklarla çok iyi idare edebiliyor. Dedim ki "tekrar işe dönebilir miyim acaba?" Ve 15 ayin sonunda kurumsala dönüş.. Yaklaşık 1 yıl daha aynı ablamizla yola devam ettik. Sonra benim işim ile ilgili gelişmeler sebebi ile saatlerimiz uymamaya başladı. Üzülerekte olsa yollarımızı ayırmaya karar verdik.. Kolay olmadı, çocuklar çok alışmışlardı. Ve tabii ablamızda..

Ve taa taaam ! Yatılı bakıcı krizi işte o anda başladı! İlk önce Türkmen bir ablamız oldu.. İlk hafta yok olmayacak yapamayacak diye düşünürken uyum sağlamaya başladığını gördük.. Adapte olmaya başlamıştı artık çocuklara. E zaten çocuklar okuldalar, ev işlerinde de kendimi prenseler gibi hissettiğim bir 3 ay geçirdim.. Sonra yavaş yavaş ( ki sonradan anlıyorum tüm saflığımla o dönemde inandım! ) 'hasta hissediyorum, ben çocuklarımı özlüyorum' demeye başladı. Ve inanın oturup karşısında ağladım! Annem seferber oldu biletini alıp 1 hafta çocuklarına göndermek için. Hep birlikte tatile çıkacağımız günün öncesinde ve hatta ve hatta tam 1 gün öncesinde 'ben daha fazla dayanamıyorum çocuklarıma dönücem' dedi ve yine karşısında ağlayarak ertesi gün havaalanına bıraktık! Gidiş o gidiş.. Anında telefonu kapandı, buhar oldu gitti. İşte o an kafamda ampul yandı.. Gitmemişti! (orası ayrı hikaye resmen) Gerçekten kendimi aptal gibi hissettim. Oturup ağladığıma mı yanayım, saflığıma mı üzüleyim bilemedim. He tabi birde işin napıcam ben şimdi boyutu var ki içler acısı... Çocukları kayınvalidemlerin yazlığında bırakıp döndük tatilden..

Dönünce yana yakıla bakıcı ararken denize düşen yılana sarılır misali, yeni ablamızı bulmuştuk! Düşündükçe hala sinirimden gülüyorum bak şimdi! Abla yatılı kısmını öyle yanlış anlamış olmalı ki, sürekli yatıyor. Hiç bir işe elini sürmüyor. Bildiğin yatılı :) Bir haftasonu '5' dakika duşa gireyim dedim, çıktım çocuklar oynuyor bu bildiğin uyuyor ( gözleri kocaman açılmış emoji ) 2 hafta bizim evde konaklarken annem çocuklara baktı sağolsun :) 2. haftanın sonunda ' ay çok iyisin hoşsun(!) ama biz devam edemeyeceğiz seninle konuşması yapıp ayrıldık..

Şimdi yolumuza başka bir abla ile devam ediyoruz.. Bakalım , hakkımızda hayırlısı...




20 Temmuz 2015 Pazartesi

Bolu'da Bayram


Güzel bir tatili daha bitirdik. Çocuklar biraz ele avuca gelmeye başladığından beri kayınvalidemle kayınpederimin harika evlerinde biraz soluklanmaya çalışıyoruz. Mis gibi dağ havası, bol oksijen, taze ekmekler yumurtalar vs.. Tam bir köy hayatı..

Bu yıl da sektirmedik ve kendimizi attık. Çocuklar ilk kez tadına vararak bahçede oynayabildiler.. Uzun süre "Dedemizin bahçesine çıkabilir miyiz?" sorusunu duyacağız gibi gözüküyor.

Bir daha ki kaçamağa kadar fotoğraflarımız burada dursun :)











































19 Temmuz 2015 Pazar

Tamamlanan Tuvalet Eğitimimiz

Yaklaşık 3 ay önce, yeni bir seviye atlayarak bezlerden kurtulduk.

Önce şunu söylemem gerekiyor ki hiç korktuğum gibi geçmedi. Kısa zaman içinde halettik kurtulduk. Nasıl mı?

Daha önceki postta yazdığım gibi, ayağımın kırık olduğu dönemde alıştırma turlarına başlamış ve psikolojik olarak hep beraber hazırlanmıştık. Ayrıca dip not olarak söyleyeceğim başka bir şey var o da; "çocuk bu unutur" diyip tutamayacağınız sözler vermeyin. Ayağımdan alçının çıktığını gördükleri ilk gün "kilot aldın mı?" diye karşıladılar evde beni.(insan bi "geçmiş olsun, sonunda kurtuldun annecim" falan der ) El mahkum ertesi gün çıkıp aldık. Ya da aldığımızı sandık.

Haftasonuna denk getirdik ki evde tam tekmil uğraşabilelim.

Sabah uyandıkları gibi bezlerimizi çıkarttık ve artık bir daha bez takmayacağımızı, büyüdüklerini söyledik. Oturduk heyecanla neler olacağını beklemeye başladık. Oyuna daldıkları bir anda hooop küçük bir göl... Kazalar olabilir, hadi tuvalete gidelim, çişin geldi mi, kakan var mı diye uzayıp giden cümlelerle hiç abartmıyorum ilk günün sonunda evde giydirecek kilot kalmadı. Yıka kurut, çocukları yıka üst değiştir şeklinde sonsuz bir döngüye girdik. Tüm bu süreç 3. gün bitmişti diyebilirim. Sadece gece işinde başarısız olduk uzunca bir süre. Kat kat çarşaf, koruyucu, alez her türlü önlemi aldım yatırdım. Ya ben geç kalıyordum ya da tuvalet için kaldırdığımda kıyametler kopuyordu. Bırak rahatsız olup kalkacaklar öyle öyle alışacaklar dediler, yok! ne bi rahatsızlık ne bir uyanma. Sonunda çareyi Prima'nın sadece Migroslarda satılan kilot gibi giyilen bezlerinde buldum. O şekilde giyildiği için "gece kilodumuzu giyip yatıyoruz" dedim ve yatırdım. Bir süre sonra sabahları da kuru kalkmaya başladılar ve bu aşamayı da bu şekilde hallettik.

İşin püf noktalarına gelecek olursak, kararlı olmak en büyük şart bence. Çıkarttıktan sonra ortada bez bırakmamak, ilk günler her yarım saatte bir çişin var mı kakan var mı diye sormak, kaçırsa bile o an alıp tuvalete götürmek. Ve asla ama asla kızmamak yorulduğunuzu usandığınızı belli etmemek. Her şeyin normal olduğu izlenimini vermek.

Yolun başında olan tüm annelere kolaylıklar diliyorum ve diyorum ki "Yolun sonu aydınlık gelsenize" :))

Sevgiler,


17 Nisan 2015 Cuma

Tuvalet Eğitimi

Atlas ve Aras 2,5 yaşına geldi. Bezi bırakmanın tam vakti. Yaz da kapıya dayandı. Kendime "Nisan gibi başlayacağım" diye bir zaman koymuştum. Malum çocukların hazır olmasından daha önemli bir konu varsa o da sizin  hazır olmanızdır. Hatta en en önce sizin hazır olmanız gerekir hele ki tuvalet eğitimini ikizlere verecekseniz.

Gel gör ki ayağım kırıkken kendimi zor tuvalete götürüyorum çocuklara bu alışkanlığı nasıl kazandırayım!

Bende bu dönemi hazırlık dönemi olarak seçtim. Önce bir anlaşma yaptık. "Annenin ayağından alçı çıkınca size kilot alıcam" "Eveeeeet" (Kepçeli(!) olsunmuş kilotlar duyan bilen varsa bi zahmet söylesin :) ) Ben tuvalete giderken "yürüyemiyorum beni tuvalete götürür müsünüz tuvaletim geldi diyorum. Bezin artık ufak bebekler için daha uygun olduğunu, onların büyüdüğünü anlatıyorum zaman zaman.
Evde birer oturak lazımlıkları var. Tuvalet aparatı da mevcut. Şimdi dışarıda rahat edeceğimiz portatif tuvaletlere bakıyorum. Aklımda iki farklı ürün var. Biri bu diğer ise işte bu . Karar verip aldığım zaman yorumlarımı da paylaşırım. Varsa sizin yorumlarınızı da alırım :)

Şimdilik bizde tuvalet meselesi bu şekilde. Umarım kısa ve az sancılı bir dönem olur ..

Sevgiler

Sinem





12 Nisan 2015 Pazar

Alçılı Ayakla 2 Hafta

Malum düz yolda yürürken düşüp kırdım ayağımı. Şimdi geriye bakınca o ilk düşme anım gerçekten komik olsa da suan çektiğim eziyet fena... Çok şükür yardıma koşanım var ve hatta bunu bir fırsata çevirip azıcık dinlediğimde doğrudur 😊

ATM den çektiğim parayi cuzdanima yerleştirdim ve bir adım evet bir adım sonra yerdeydim.  Ne oldu nasıl oldu bilmiyorum ama ilk düştüğüm an " aman düştüm hemen toparlanip kalkayım " gibi bir telaşım olmadı. Kendimi boylu boyunca bıraktım :) Daha o an anladım ters birsey olduğunu. Anladım da inandiramadim kendimi.. Neyse sonuç olarak kırıldı mı kırıldı! Alçıda mi alçıda!

İlk gün çok ciddi bir ağrı oldu. öyle ki gece uykudan ağlayarak uyandım.  Sonra alciya alışma dönemi var ki o hala en büyük problemim. yatarken çorap diye davranıp çıkartmaya çalışıyorum bi heves hala :))
Koltuk deneklerini hiç anlatmiyim acırsınız halime :)) Erol hala ben oturduktan sonra nedense (?) koltuk değneklerini olabilecek en uzak noktaya kaldırıyor 😨 çocuklar desen onlar için en büyük eğlence! Biri bitanesini diğeri bitanesini alıp kaçıyor. Zıplayarak tek ayağımın üzerinde -sopa- peşinde koşuyorum(!) (Allahtan iki tane var birde onun için kavga etmek zorunda kalmıyorlar)

Gelelim en zor ve üzücü kısmına... Kalan 2 haftamda bir şekilde bitecek fizik tedavi vs derken eski duzenimize döneceğiz. Ama bu kısa zamanda gördüm ve tecrübe ettim ki bizim ülkemiz engelliler için yaşanılacak gibi değil...

Herkese sağlıklı günler & geceler...

Sevgilerimle

Not: Maceralarımız devam edecektir :)))