17 Nisan 2015 Cuma

Tuvalet Eğitimi

Atlas ve Aras 2,5 yaşına geldi. Bezi bırakmanın tam vakti. Yaz da kapıya dayandı. Kendime "Nisan gibi başlayacağım" diye bir zaman koymuştum. Malum çocukların hazır olmasından daha önemli bir konu varsa o da sizin  hazır olmanızdır. Hatta en en önce sizin hazır olmanız gerekir hele ki tuvalet eğitimini ikizlere verecekseniz.

Gel gör ki ayağım kırıkken kendimi zor tuvalete götürüyorum çocuklara bu alışkanlığı nasıl kazandırayım!

Bende bu dönemi hazırlık dönemi olarak seçtim. Önce bir anlaşma yaptık. "Annenin ayağından alçı çıkınca size kilot alıcam" "Eveeeeet" (Kepçeli(!) olsunmuş kilotlar duyan bilen varsa bi zahmet söylesin :) ) Ben tuvalete giderken "yürüyemiyorum beni tuvalete götürür müsünüz tuvaletim geldi diyorum. Bezin artık ufak bebekler için daha uygun olduğunu, onların büyüdüğünü anlatıyorum zaman zaman.
Evde birer oturak lazımlıkları var. Tuvalet aparatı da mevcut. Şimdi dışarıda rahat edeceğimiz portatif tuvaletlere bakıyorum. Aklımda iki farklı ürün var. Biri bu diğer ise işte bu . Karar verip aldığım zaman yorumlarımı da paylaşırım. Varsa sizin yorumlarınızı da alırım :)

Şimdilik bizde tuvalet meselesi bu şekilde. Umarım kısa ve az sancılı bir dönem olur ..

Sevgiler

Sinem





12 Nisan 2015 Pazar

Alçılı Ayakla 2 Hafta

Malum düz yolda yürürken düşüp kırdım ayağımı. Şimdi geriye bakınca o ilk düşme anım gerçekten komik olsa da suan çektiğim eziyet fena... Çok şükür yardıma koşanım var ve hatta bunu bir fırsata çevirip azıcık dinlediğimde doğrudur 😊

ATM den çektiğim parayi cuzdanima yerleştirdim ve bir adım evet bir adım sonra yerdeydim.  Ne oldu nasıl oldu bilmiyorum ama ilk düştüğüm an " aman düştüm hemen toparlanip kalkayım " gibi bir telaşım olmadı. Kendimi boylu boyunca bıraktım :) Daha o an anladım ters birsey olduğunu. Anladım da inandiramadim kendimi.. Neyse sonuç olarak kırıldı mı kırıldı! Alçıda mi alçıda!

İlk gün çok ciddi bir ağrı oldu. öyle ki gece uykudan ağlayarak uyandım.  Sonra alciya alışma dönemi var ki o hala en büyük problemim. yatarken çorap diye davranıp çıkartmaya çalışıyorum bi heves hala :))
Koltuk deneklerini hiç anlatmiyim acırsınız halime :)) Erol hala ben oturduktan sonra nedense (?) koltuk değneklerini olabilecek en uzak noktaya kaldırıyor 😨 çocuklar desen onlar için en büyük eğlence! Biri bitanesini diğeri bitanesini alıp kaçıyor. Zıplayarak tek ayağımın üzerinde -sopa- peşinde koşuyorum(!) (Allahtan iki tane var birde onun için kavga etmek zorunda kalmıyorlar)

Gelelim en zor ve üzücü kısmına... Kalan 2 haftamda bir şekilde bitecek fizik tedavi vs derken eski duzenimize döneceğiz. Ama bu kısa zamanda gördüm ve tecrübe ettim ki bizim ülkemiz engelliler için yaşanılacak gibi değil...

Herkese sağlıklı günler & geceler...

Sevgilerimle

Not: Maceralarımız devam edecektir :)))

2 Nisan 2015 Perşembe

Çocuklarda Öfke Kontrolü

Bugüne kadar sayısız kriz yaşamış, bir kısmını tatlıya bağlamış kalan kısmında çaresiz kalmış bir ikiz annesi olarak başetmekte zorlandığım anlarda "iyi ki psikolog bir kayınvalideye sahibim" dediğim çok olmuştur. İkizlerde bu süreçleri yönetmek üstelik iki erkek çocuğun türlü yaramazlığına göğüs gerebilmek o kadar da kolay olmuyor. Böyle anlarda çokça akıl danıştığım kayınvalidem hepimizin ortak sorunlarına bizim için güzel güzel anlattı. Bana da sadece derleyip yazmak kaldı. 

Öfke Nedir?

Öfke, doyurulmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere verilen, son derece doğal, evrensel ve insani bir duygusal tepkidir. 

En anlaşılır tanımı ile öfkenin aslında gayet insanı bir tepki olduğunu görüyoruz. Peki ya bizim miniklerimiz neden öfkeleniyorlar? Aslında kendileri için çokta haklı sebepleri var. Bu sebeplerin bir kısmı tamamen temel ihtiyaçlara yönelik. Açlık, susuzluk,uykusuzluk veya yorgunluk. Hep deriz ya uykusu başına vurdu diye. İşte tam da bu. Ve bu temel ihtiyaçların zamanında giderilmemesi de öfke nöbetlerine bir neden. Diğer yandan çevresel faktörler yani, evde tartışma gibi kaygı yaratan ortamlar, öfke gösteren birinin örnek alınması, arkadaşları tarafından dışlanmak, tutarsız ebeveyn yaklaşımları, durumu yeterince anlamadan gerekli açıklama yapmadan  haksız yere verilen cezalar ve hepimizin en çok düştüğü hata "öfkenin ödüllendirilmesi" yani isteklerin yapılması. Öfke nöbetlerini tetikleyen faktörler arasında stresli hamilelik, doğum tramvası ve yetersiz dil gelişimi gibi örnekler verebiliriz. 

Peki biz ne neler yapabiliriz?

Öfkesini bastırmaya veya küçümsemeye çalışmak yerine anladığımızı göstermek
Kızgınken de sevildiğini hissettirmek
Ağlamasına izin vermek
Şiddet davranışını sarılarak kontrol etmek seçeneklerimiz arasında. 

"Aslında" yaptıklarımıza gelecek olursak, istediğini yaparak geri adım atarız, sinirlenip ceza vermekle tehdit ederiz,mantıklı bir şekilde konuşmayı deneriz. Ama malesef bunlar krizi büyütüp daha da derinleştirmekten öteye giden davranışlar olmuyor. Ve davranışı sürdürmesi için de fırsat yaratmış oluyoruz.


Benim denediğim ve bir süre sonra işe yaradığını gördüğüm sıralamaya gelecek olursak; kısa bir süre ağlamalarına izin verip, daha sonra sarılıp “anlıyorum çok kızdın, senin iznini almadan oyuncağını aldı sen oynamak istiyordun” diyerek telkin etmek. Gerçekten yavaş yavaş kendilerini bırakıp teslim olduklarını görüyorum. Her seferinde bu ve benzeri davranışlarla bir süre sonra krizler çok daha acısız atlatılıyor.

Bazı daranışları da yok saymamız  hatta kısa süreliğine de ortamdan uzaklaşmamız gerek. Kötü bir söz söylediğinde duymamazlıktan gelmek, çığrından çıkmış bir iki yaş krizinde ortamdan uzaklaşmak (kısa süreliğine oda değiştirmek) ve en en önemlisi tutarlı olmak. bir gün hayır dediğiniz bir davranışına ertesi gün evet derseniz olay gerçekten kontrol edilemez bir boyut alıyor. 

Kendi öfkemizi kontrol edemediğimiz zamanlarda ise belki de kendimize şunu telkin etmeliyiz;

"Biz çocuklarımız değiliz, çocuklarımız da biz.." Bu yüzden her zaman bizim istediğimiz gibi davranmalarını beklemek onlara haksızlık olmaz mı sizce de?


Sevgiler,



kavgadan 1 dakika önce :)